Uşak Avşar Beyi Söylencesi
Uşak
Avşar Beyi Söylencesi
Avşar Beylerinden biri ava çıkmıştır.Av peşinde koşarken
Bizans sınırına girmiştir.Tutsak olarak Tekfurun huzuruna
çıkarılır.Tekfur:"buralarda ne arıyorsun?" diye
sorar.Avşar Beyi:,"Hiç, canım sıkılmıştı şöyle bir
çıkıp gezeyim bir kale fethedeyim dedim" der.Tekfur
güler,"Kaleyi tek başına mı alacaksın" der.Avşar Beyi
de gülümser " Hayır dağın öbür yamacında silahlı 10.000
askerim var.birkaç saat içinde dönmezsem buraya üşüşüp taş
üstünde taş koymayacaklar,çok kan dökülecektir." der.
Tekfur korkar onbin atlıyla başedecek askeri yoktur.Bir çare
aramaya koyulur."Aramızda bir antlaşma yapalım ben size yılda
bin altın beşyüz koyun bir o kadar da deve at versem,bu savaştan
vaz geçer misiniz?"Afşar Beyi şöyle bir düşünür:"Kan
dökülmesini istemeyen bir insansınız.Hatırınız için önerinizi
kabul ediyorum.Hemen hazırlayın ben döndükten sonra da
yollayın,sakın ola ki yola asker çıkarmayın,atlılarım üzerime
asker saldırdığınızı düşünüp kaleye
saldırabilirler...isteklerimi de tam zamanında gönderin."der.
Bizans tekfuru böyle bir belayı savuşturduğu için
memnundur.Tek başına bir kaleyi aldığı için namı artan Afşar
Beyi zamanla bölgeye tamamıyla hakim olur.
Ali ile Kezban söylencesi
Yörede yaşayan zengin bir alenin Kezban adında çok güzel bir
kızı vardır.Dağ eteğinde sürüsünü otlatan çoban bir gün
kızı görür ve sevdalanır.Kezban da ona tutulmuştur.Ali yıllarca
sırrını saklar ama bir gün gelir artık dayanamaz ve anasını
kızı istemeye gönderir ana yüreği dayanamaz ve varır kız
kapısına kızı ailesinden ister.Bey kızar:"Oluna söyle
yüksek dağların başı dumanlı olur.Baş döndürür.Başını
yükseklerde gezdireceğine,dağın eteğinde sürüsünü otlatsın
kendi dengini bulsun "der.
Bu sözler Hem Ali yi hem de Kezban'ı derinden yaralar iki aşık
kaçmaya karar verirler.Gece yarısı bir pınar başında
buluşurlar.ama pusu kuran beyin adamları ikisini de öldürürler.Olay
tüm çevreyi etkiler.Her ikisinin de ardından türküler yakılır.
Evren Dede söylencesi
Bir zamanlar Banaz ilçesinin günümüzde Evren Dede koruluğu
denilen yerde türküler çalıp söyleyen bir Türkmen koca
yaşamaktadır.Ezgiler öylesine yankılanır ki duyan sese doğru
koşar ve Evren Dede susmadıkça yanından ayrılamazmış.
Bir gün gelir artık koruluktan ses gelmez olur koruluğa
gidenler Evren Dede den hiçbir iz bulamazlar.Ama sazından gelen
nağmeler koruluğa sinmiştir.Yel estikçe sesler dökülür.çamların
uğultusuna karışıp
Uşaklılar a Evren Dede'nin ezgilerini dinletir.
Günümüzde de yel estiğinde yörede aynı namelerin
geldiği ne inanılır.
Yorumlar
Yorum Gönder