Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kastamonu Bayraklı Sultan söylencesi

Kastamonu Bayraklı Sultan söylencesi Bayraklı Sultan ,Kastamonu Kalesi'nin batı burçlarında bir yatır türbesidir.Kastamonulular buraya mum yerine bayrak dikerler.Buna ilişkin anlatılanlar şöyledir: Kastamonu Kalesi Selçuklularca kuşatılmıştır.Kuşatma uzamış yiğitlerin sabrı tükenmiştir.Günün birinde toplanır karar alırlar:Ertesi gün güneş doğmadan kaleye saldırı düzenlenecek ,ne olursa olsun kale alınacak,bayrağı kaleye ilk diken yiğide armağan edilecektir. Ertesi sabah zorlu bir saldırıya girişilir.Öğleye doğru savaş iyice kızışmıştır.Bu sırada ünlü yiğit Yunus Mürebbi Haykırır:"Ardımdan gelin,Beni kollayın.bu kaleye sancağı ilk ben dikeceğim." ok gibi fırlayıp elindeki ipi burcun sivri dişlerine takar,kaşla göz arasında burca tırmanır.Koynundan kılıcını çıkarıp yiğitçe dövüşür.Ardındakiler de burca çıkar.Vuruşmaya başlar.Yunus Mürebbi sancağı kaleye dikmiştir.savaş bitmiş sancak kalede dalgalanmaktadır.Ama Yunus Mürebbi görünmez.Adamları onu bulduklarında ,kanlar

İstanbul İstanbul'un kuruluşuna ilişkin söylence

İstanbul  İstanbul'un kuruluşuna ilişkin söylence Megaralı Bizans,Kendi halkı için bir kent kurmaya niyetlenir.Delf bilicisine başvurarak yer sorar.Bilici şöyle der:"Bu kenti körler ülkesinin karşısına kur." Bizans bilicisinin söylediği yeri bulmak için hazırlıklara girişir,göç başlar.Günün birinde Sarayburnu'na gelirler.Buradan çevreyi seyrederken,Kadıköy'de kurulmuş kenti görür."Bu kenti neden halşen benim bulunduğum yere değil de karşıki çorak yere kurmuşlar.Bu adamlar kör mü" diye düşünür.Birden bilicinin sözlerini hatırlar.Aradığı yeri bulmuştur.Kentini bulunduğu kıyıdaki yemyeşil yedi tepe üzerine kuracaktır.Kısa sürede kurulan kente Bizans adı verilir. İstanbul'un Fethine  ilişkin söylence ll İstanbul'un fethine ilişkin bir söylence de şudur:Fatih Padişah olunca İstanbul'un fethini görüşür devlet yetkilileriyle fakat kimse bu işe rıza göstermez.Hulefai Raşidin'e nasip olmayan fetih ancak Mehdi Hazretlerine nasip olur derler

İçel Kız kalesi ve Gülek söylencesi

İçel Kız kalesi ve Gülek söylencesi Mersinde yaşayan krallardan biri  bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrı'ya yalvarmaktadır.Sonunda dileği gerçekleşir ve güzelliği,zarafeti,yardımseverliği  ile dillere destan bir kızı olur. Bir gün şehre bir falcı gelir kral onu sarayına çağırır.Kızının geleceğini öğrenmek ister.falcı kızın eline bakınca irkilir.Kralın zorlaması üzerine konuşur ve kralım kızınızı bir yılan sokacak buna hiç kimse siz bile engel olamayacaksınız der.Kral durumu kimseye söylemez ama düşünmeden de kendini alamaz.Sonunda Mersin'e 60 km uzaklıkta kıyıya yakın yerde küçük bir adacık üzerinde kızına bir kale  yaptırır.Kızını buraya kapatır.İşin gerçek nedenini bilmeyen kızı günden güne üzülmekte ve zayıflamaktadır.Günün birinde saraydan giden bir üzüm sepeti içinden çıkan bir yılan kızı sokup öldürür. Lokman Hekim ve Şahmeran söylencesi Lokman Hekim'in babası da bir hekimdir ölümü yaklaşır ve bir gün karısını çağırarak ona bir defter v

Hakkari Dım dım söylencesi

. Hakkari Dım dım söylencesi İran'ın kuzeyinde yaşayan Han avden adlı Şahın Hakkarili bir kahyası vardır.Şah becerikli ve dürüst kahyasını çok sevmektedir. Bir gün kırk kişilik bir haydut çetesi ,şahın çiftliğini basar,talan etmek ister.Kahya çetedekilerin otuzunu öldürür,ama bir saldırganın kılıç vuruşuyla sol eli kopar.Şah altın bir el yaptırarak onu ödüllendirir. Günlerden bir gün çiftliği dolaşmaya çıkan kahya,çobanın yanına varır.Öyle yorulmuştur ki,sunulan taze sütü içemeden uyuya kalır.Kavalı süt çanağının üzerine koymuştur.Rüyasında ak bir deniz üzerinden geçerek define bulduğunu görür.Uyanır bu sırada sarı bir sinek kavalın içinden geçerek korudaki mağaraya girmektedir.Düşünü hatırlayıp o da mağaraya girer.Büyük bir define bulur.Mağaranın ağzını örtüp Şah'a varır haber verir.Kendisine bir manda derisi kadar toprak bağışlanmasını ister. Dileği kabul edilir o da bir manda derisini ince ince kıyarak bir yumak oluşturur.Mağaranın  bulunduğu alanı bununla

Erzurum Köroğlu'nun Oltu Kolu'na ilişkin söylence

Erzurum Köroğlu'nun Oltu Kolu'na ilişkin söylence Köroğlu Silis tre'li Hasan Paşa yengisinden sonra Çamlıbel'e çekilmiş dinlenmektedir. Bir gün yaşlı bir adam ziyaretine gelir ve halkının baskı altında olduğunu ,haksızlığın ve zulmün hat safhaya ulaştığını söyler. Oltu Paşa'sı Kenan Sancaktar ve annesi Tamara yöreye kan kusturmaktadır. Köroğlu hemen Köse Kenan'ı oğlu Hasan Bey'i ve yüzelli keleşini Oltu'ya gönderir.Köse Kenan'ın tedbirsiz davranması sonunda esir olurlar.Hasan Bey'in tüm uyarmaları sonuçsuzdur. Köroğlu düşünde Hasan Bey'in güç durumda olduğunu görür.Ayvaz'ı Lelevütlü'yü alarak kır ata biner ve uçarak oltuya gelir.Oltu'daki tüm askerler Çamlıbel'e baskına gitmiştir.Bu nedenle adamlarını kolaylıkla kurtarır.Çamlıbel'i basmaya giden Oltu Paşası'nın ardına düşerler,yetişip onları bozguna uğratırlar.Aman dileyenleri ve kendilerine katılmak isteyenleri affederler. Sonunda Oltu Paşası Kenan Sanc

Denizli Merkezefendi söylencesi

Denizli Merkezefendi söylencesi Merkezefendi medrese de kızları ve erkekleri birlikte okuttuğu için Padişah'a şikayet edilir.Padişah'ta onu İstanbul'a çağırır.İstanbul'a geldiğinde Padişah'ı namaz kılarken bulur  ve ona selam verir ve bekler.Padişah selam verince "Namaz kılana  selam verilir mi? diye sorar.O da "Padişahım siz namazda sarayın tamirini düşünüyordunuz" der.Padişah şaşırır.Dediği doğrudur.Sınıra da "Siz kızlarla oğlanları birlikte okutuyormuşsunuz hiç ateşle barut bir arada  olur mu?"diye sorar.Merekzefendi kavuğunu çıkarır ve ateşle barutu göstererek "işte böyle durur" der.Padişah Merkezefendi den hoşlanmış ve onun keramet sahibi biri olduğunu anlamıştır.İstanbul'da kalmasını söyler o da kabul eder. Ahi Sinan'a ait söylence Denizlide çok zengin bir ağa vardır.Kapısına kim gelirse boş geri çevirmez.Ahi Sinan da ağanın yanına sığınmış bir yoksul kişidir.İyi huyu ve çalışkanlığı ile herkesi

Bursa Cennet Bursa Söylencesi

Bursa Cennet Bursa Söylencesi Hazreti Süleyman'ın alnında Peygamberlik nuru yanar,başında hükümdarlık tacı parlar.Tanrı ona "Mühr'ü Süleyman" denen,tılsımlı bir mühür bağışlamıştır.Bu mühürle dağa taşa hükmeder,kurda kuşa söz geçirir.Oturduğu taht ta tılsımlıdır.Onunla dünyanın dört bir yanını dolaşır. Bir gün sağ yanına sağ vezirini,sol yanına sol vezirini alır ve dolaşmaya çıkar.Uludağ'ın bir tepeciğine iner.Doğanın güzelliği karşısında şaşırır.Sağ vezirine dönerek: "A benim vezirim der,sen çok gezdin,çok gördün.Dünya gözüyle bakınca buralara ne dersin?" Sağ veziri soruyu şu şekilde cevaplar: "Ey benim sultanım efendim.Tanrı her güzelliği buraya vermiş ama bunları görüp duyacak,derleyip koklayacak biri olmadıktan sonra neye yarar?" Hz. Süleyman bu kez sol vezirine sorar: "A benim vezirim,sen çok yaşadın,çok bilirsin.Dünyada   bu güzelliklerden üstün bir güzellik var mı? " "Var sultanım var.Dal dal ötüşen

Balıkesir Paris Dünyanın İlk güzellik Yarışması Sarı Kız Efsanesi

Balıkesir Paris Kral Priamo'un iki oğlu vardır.Bunlardan Paris doğmadan önce anası,düşünde karnında alevlerin çıktığını ve bu alevlerin kenti sardığını görür.Yorumcular,bunun doğacak çocuğun "kentin yanıp yıkılmasına  neden olacağı" anlamına geldiğini söyler.Çocuk doğduğunda Priamos onu çocuğuyla İda dağı'na bıraktırır.Orada yaşamayacağı,böylece felaketin önleneceği düşünülür.Ama bir dişi ayı beş gün çocuğu emzirir.Altıncı gün dağa gelen çoban çocuğu görünce alır eve götürür. Paris büyür gelişir,klanın ünlü çobanı olur,oinone ile evlenir. Dünyanın İlk güzellik Yarışması Tanrılar,Deniz tanrısı Neraus'un kızı thetis'in düğünü için Olympos'ta toplanırlar.Düğün aslında belli dengelerin bozulmamasını amaçlamaktadır.Thetis bir ölümsüz olmasına karşın,bir ölümlü ile phthia kralı Peleus'la evlendirilmektedir.Bunu istememektedir ama karar Zeus'tan geldiği içi sesini çıkaramaz.Düğünde bir tatsızlık çıkmaması için Kavga-Nifak tanrısı Eris

İl İl Anadolu Efsaneleri

ALLAH ERKEĞİ YARATTI Rivayet bu ya isteyen doğru desin isteyen yanlış.Fakat halk arasında anlatılan bir hikaye bu,Rivayete göre: Allah eşeği yarattı ve ona dedi ki : Sen bir eşeksin. Sabahtan aksama kadar yorulmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın. Ot yiyeceksin, az akıllı olacaksın ve 50 yıl yasayacaksın. Eşek cevap verdi : 50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 30 yıldan fazla verme ! Ve böyle oldu... Sonra Allah köpeği yarattı ve ona dedi ki : Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. İnsanlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yasayacaksın.Köpek cevap verdi : Allah'ım, 25 yıl böyle yasamak çok fazla. Bana 10 yıl ver yeter ! Ve böyle oldu... Daha sonra Allah maymunu yarattı ve ona dedi ki : Sen bir maymunsun. Ağaçtan ağaca salınacak ve bir aptal gibi davranacaksın. İnsanları eğlendireceksin ve 20 yıl yasayacaksın. Maymun cevap verdi : 20 sene dünyanın palyaçosu olarak yasama

İstinye

Karadenizde Balıkçılar

Boğazda bir gün