Trabzon Kentin Alınışına ilişkin söylence
Trabzon
Kentin Alınışına ilişkin söylence
Fatih Trabzon'a gelir,Pontos kralı David ,Fatih'e karşı
koyamayacağını anlar.Kenti kurtarmanın yollarını arar.En akıllı
adamlarına tanışır.Fatih'e şöyle bir öneri yapılmasına karar
verilir."Kentin dışında ,kıyıda Ayasofya Kilisesi'yle Kule
arasında bir zincir gerilidir.Fatih'in her zaman öğündüğü
topçuları bu zinciri kırk atışta koparabilirlerse kent hiçbir
direnme olmaksızın teslim olacaktır.Koparamazlarsa ordular geri
çekileceklerdir.
Fatih düşünür taşınır öneriyi kabul eder.Topçular
hazırlanır.atışlar başlar.En iyi nişancılar bile ,zinciri
koparamaz.Sıra son atıştadır.Fatih:"Kendine güvenen varsa
geçsin topun başına " der kimse göze alamaz.
Derken top birden ateşlenir.Atışı yapan Hoşoğlan adında
çelimsiz bir yeniçeridir.Huzura getirilir,Fatih topçu olup
olmadığını sorar.;olumsuz cevap alınca da öfkelenip başını
vurdurur.O anda tepelerden bir çığlık yükselir.:"Zincir
koptu kent teslim oluyor" Ortalık bir anda karışır.Ordu çığ
gibi kente akmaya başlar.Hoşoğlanda kesik başı koltuğunun
altında en önde koşmaktadır.,İlk coşku geçip de Hoşoğlan'ın
farkına varıldığında olduğu yere düşer,ölür ve öldüğü
yere bir türbe yaptırılır.
Delicebal Söylencesi
Onbinler zorlu bir yolculuktan sonra Trabzon önlerine gelirler.
Maçka - Gümüşhane arasında ki dağlardan geçerken ağaçlardan
bal damladığını görürler. Askerlerin çoğu üşüşüp baldan
yiyince ya uykuya dalar yada deli olurlar, Aradan saatler geçer
fakat uyanamazlar. Onları gören yerliler üzerlerinde ne varsa
alırlar. Ayılanları da bir güzel döverler. Askerlerde ayık
olanları kıyıya doğru kaçmaya başlarlar.
Sonunda balın Maçka'da Meryemana Dağları'nda yetişen zifin
"Zafinos" adlı çalımsız bir bitkiden toplandığı
anlaşılır. Ayılanlar da bir süre deli gibi dolaştıklarından
bu balın adına "Delibal" adı verilir. Günümüzde yaban
arısı balı da denilen bu baldan çok yiyenlerde çeşitli
delilikler uyuşukluklar sarhoşluklar görülür ki buna bal tutması
denir.
Sesli Kayalar Söylencesi
lV.Murat Bağdat seferinden dönerken Sümela Manastırı
karşısındaki sesli kayalar denilen yerden geçerken ayak
seslerinin kayaların sayısınca yansıdığını duyar.Durup aşağı
bakınca 300 m yüksekliğindeki bir kaya oyuğuna yapılmış
Sümela Manastırı'nı görür.Yerlilerden burasının kutsal Sümela
(Meryemana) manastırı olduğunu ,içinde Hıristiyan keşişlerin
barındığını uçan kuştan gayrsısının giremediğini
öğrenir.Çok kızar.Manastırın topa tutulmasını buyurur.Ancak
atılan toplar Manastıra değmez. Yanlarından geçip gider. Bunu
gören lV. Murat Manastırın kutsallığına inanır. Oraya kimsenin
dokunmamasını buyurur.
Hıdrellez söylencesi
Yörede yaygın olan bir inanışa göre hıdrellezde çalışmak
haramdır. Çalışanlar Belli bir saatte iş başında
yakalanırlarsa mutlaka yaptıkları işe göre cezalandırılırlar.
Söylenceye göre Hıdrellez günü bir ailenin fertleri
tarlaya çift sürmeye giderler Anneleri tarlaya ekin atmakta
oğulları ise öküzleri ile tarlayı sürmektedir. Hepsi oldukları
yerde çifte karışır ve yerlerinde birer ağaç biter Rişk
yaylasında bulunan ormanda ağaçların arasında kocaman taşlık
bir alan vardır Tamamen boş olan bu alanda önde bir
ağaç ekin atan anneyi arkadaki iki ağaç çit süren çocukları
onların arkasındaki ağaç ta öküzlerini gösterirmiş.
Sümela Manastırı’nın inşası ve efsaneleri
Kiliseyle ilgili efsaneler
Karadenizli Rumların arasında anlatılan bir efsaneye göre
Atinalı Barnabas ve Sophronios isimli iki keşiş bir rüya görür
ve Sümela’ya doğru yola çıkarlar. Burada Bakire Meryem ikonunu
görürler ve bu mağarayı bir kiliseye çevirmek isterler. Mağarayı
daha da derine doğru kazarak ve yüzeyleri düzleştirerek ufak bir
kilise inşa etmişlerdir. Ardından küçük bir şapel de
eklenmiştir. Bu kilise manastırın temelini oluşturmuştur.
Yine efsaneye göre Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Luka bir
ikon yapmıştır ve ölümünün ardından bu ikon Atina’ya
gönderilmiştir. Ancak Theodosius I’in hükümdarlığı esnasında
ikon Atina’da ayrılmak istemiştir ve melekler ikonu Trabzon’daki
mağaraya getirmiştir. İkonun oldukça eski ve mucizevi bir yapı
olduğuna inanılmaktadır.
İnanışa göre manastırın ortasında kutsal bir havuz vardı
ve 30-40 metre yükseklikten aşağıya dökülen suların mucize
etkisi olduğuna inanılırdı. Sadece Hıristiyanlar değil
Müslümanlar da Meryem Ana’nın insanlara sağlık getirdiğine
inanmaktaydı. Bu nedenle yüzlerce yıl boyunca her iki dine de
inananlar sağlık bulmak için buraya gelmiştir.
http://tatil.milliyet.com.tr/sumela-manastiri-nin-insasi-ve-efsaneleri/icemtour/altgalerihaber/20.12.2011/1478129/default.htm?PAGE=1 alınmıştır
Yorumlar
Yorum Gönder